15 Ekim 2014 Çarşamba

Onlar köleydi.. Ya siz ?








    Selam olsun okuyupta öğrenme azmi olan kardeşlerimize , ablalarımıza,abilerimize , büyüklerimize .

Aslında yazıya baslamadan önce konumu belirtmek isterim  günümüz modern kölelik Çoğumuzun fark etmediği , aslında var olan köleliğimiz ve birde beni derinden etkileyen Mısır piramitleri. .

Mısır ve dünyanın 7 Harikasından biri olan Piramitler.
      Piramitlerin yapısı,tarihi, şaşırtıcılığı ve sırları vardır. Beşbin yıl önce köleler ortalama iki ton ağırlığın da sekizmilyon adet büyük kaya parçasını Evsan'dan Kahire'ye getirirler. Bunlardan dünyanın harikaları arasında yer alan altısı küçük , üçü büyük toplamda dokuz piramit inşa ettiler. Beşbin yıl önce Firavunların ve kraliçelerini içinde de defnetmek için sekiz milyon kaya parçası , dokuzyüzseksen kilometrelik mesafeden Kahire'ye getirdiler, üstüste ördüler ve piramitleri inşa ettiler.

  Piramitlerin her birinde , en iç kısmında mezar odası bulunduğu kısım çok büyük bir alan olmasına rağmen sadece altı adet kaya parçasından oluşmakta. Bu kayalar tek parça olup, hamdır. Kayaların dördü mezar odasının dört duvarını oluşturmakta. Diğer iki parça ise tavan ve tabanı. ..  Velhâsıl kelâm,  bunları ve devamını biliniyordur, veya boyutunu tahmin edebiliyorsunuzdur. Herkes mutlaka piramitleri duymuştur , kimisi araştırmıştır, bir çok dergiye ve kitaba konu da olmuştur.  Benim için de çok etkiliyici idi fakat bu muazzam yapının 400-500  metrelik mesafesinde birbirine karışmış üstüste yığılmış kayalar vardır.  Çoğu insanın dikkatini çekmemiş. Sahnede olanı görmek kolaydır, Görünen tarafa aldanıpta kapılmamak lazım zira sahnenin yüzü parlak,  eğlenceli ve etkileyicidir. Peki ya sahnenin arkasında olanlarla ilgilenen kaç kisi  vardır ki. Oysa asıl durum sahne arkasındadır. Bende bıraktım piramitleri koyuldum bu kaya parçalarına  , Evet bir yazar   bu kaya parçalarından şöyle bahsediyordu ;

Oralar büyük oyuklar ve tüneller gibi yerin derinliğine açılan ve kilometrelerce uzanan mezarlardır. Bu mezarin sahipleri ise , O piramitleri inşa edenlerin mezarları imiş.

  Ortalama otuz yıl boyunca her gün bin köle bu muazzam büyüklükteki kayaları bin kilometrelik mesafeden o bölgeye taşıyorlardı. Hergün yüzlere köle bu ağır yükün altında can verirken Köleler hayvandan dahi daha ucuza mâl oluyordu. Evet bu zalim sistem en ufak bir merhamet duygusu taşımadan kölelerin ezilmiş , parçalanmış cesetlerini cukurlara doldurup yerlerine başkalarını getiriyorlardı. Hergün yüzlerce kişinin ölüm haberini Firavun'a haber ediliyor, yılın çeşitli mevsimlerin de ölüm oranları değişiyordu. Veba gibi bulaşıcı ve ölümcül hastalıklar insanların ölüm oranlarını adete bir soykırıma çeviriyordu. Tabi Firavun'un keyfi uygulamaları , kölelerden fazla verim alabilmek için  yaptıkları çeşitli denemeler  ve yöntemler  ölü sayısının katlanmasına doğrudan etkiydi. Zira köleler üstünde hertürlü yöntemi uygulamak ve yeni yöntemler keşfetmek serbestti. Ruhun hiç bir zaman ölmeyeceğine inanan firavun , ölen köleleri de  kabrinin yakınına defnetmelerini emretti. Zira bunlar nasıl ki dünya hayatında onun hizmetçiliğini yapıp , bedenlerini ona hizmete adadılarsa. Ölümden sonra da ruhlarını ona hizmete adamalı ve piramitlerin bekçisi olmalıydılar.

 Evet onlarda birer köle idiler. Evet herbir taşın altında ecdadımızın kanı ve eti vardı.  Evet o muhteşem Mısır Piramiti , Medeniyet sayılacak Piramit,  Dışardan ahım şahım duran medeniyet,  kendine yol bilmiş piramitleri.O hani çok beğendiğimiz medeniyet varya ,işte o medeniyet  demek;

Küfür demek,

Hakaret demek ,

Nefret, kin demek,

İşkence ve kırbaç demek,

Fesat ve şehvet demek ,

Heves , bencillik ve esaret demek.

Kısacası üç katlı zulm binası binlerce yıldır mazlumların omuzları ve hücreleri üzerinde yükselmekte. O taş yığını ki bize tarihi gösteriyor bize medeniyet illetini öğretiyor.

O insanları anlatan bir kaç paragraf onları anlamamızı ne kadar sağlar bilmem ama hissedebileceğimizi umud ediyorum;

 ""Köylerimizi ve kasabalarımıza gelirlerdi, bizi bir hayvan gibi alıp götürürlerdi, anıt mezarları yapmak için kullanırlardı. Sonunda dayanamayanlarımız bir taş gibi duvarda yerini alırlardı. Kimi zaman bizi savaşa götürürlerdi , hiç tanımadığımiz , kendilerine karşı en ufak bir kin bile beslemediğimiz , üstelik bizimle kader ortağı olan  insanlara kılıç çekerdik. Bizi götürürlerdi yok eder   Katliam yapardık. Yada yok olup katliama uğrardık. Bizi götürürlerdi  ana , babamız yolumuzu gözlerdi , fakat bu bekleyiş hiç bir zaman cevap bulmazdı. Firavun ve ilahları canımızı okumaya devam etti. """
Ve bir dönem de böyle bitti. .

Fakat Firavun döneminin bitmesi , piramitlerin bitmesi ile kölelik bitmedi..çeşit çeşit teori değiştirerek hâlâ devam etmekte.

    Evet bugün biz ise öyle bir toplum da yaşıyoruz ki ne kadar uzun süre geçse bile, düşman  güçlü ve bu düşman benim neslimi yeniden yeni bir biçimde  köleleştirmek için içten içe entrikalar kuruyor.

 Biz bu gün zahiren kimseye bedava çalışmıyoruz , güya özgür olduk ve kölelik diye birşey kalmadı artık ! Fakat seninkinden daha kötü bir durumdayız ve daha kötü bir köleliğe mahkum olduk kardeşim.

Düşüncelerimizi köleleştirmeye çalışıyorlar.

Kalbimize gem vurup, irademizi teslim almaya çalışıyorlar. Bizi dışardan özgür görünen köle gibi yetiştirme çabalarındalar. Bilimin , Sosyolojinin , kültürün, sanatın , gücünü kullanarak ;

Cinsel özgürlük, tüketim özgürlüğü,  mala tapma serbestisi ve bireyselliğe tapma serbestisi adı altında bizi içten içe tükettiler. Ve işte şimdi bu hâkim sistemlere karşı ürettikleri herşeyi tüketen , güzel fakat boş bir küpe döndük.  Evet tabi yaa onlar üretir , biz ise yutardık !!!

Bugün mezhep diye diye,  kan diye diye , toprak diye diye,  paramparça edildik. Daha rahat yutsunlar diye böl-parçala -yut politikası uyguladılar..

   Evet piramitleri inşâ eden köle kardeşlerimiz , erbabını rahatlıkla tanırdı, yediği kırbaçın acısını hissederdi , kırbaç kimin elinde bilirdi,  ne zaman köleleştiğini , bilirdi. Biz ise bugün artık onlarla aynı kaderi yaşama noktasına gelmişken , bu asırda bizi kimlerin köleleştiğini bilmiyoruz , kimin oyununda piyon olduğumuzu bilmiyoruz, kula kulluğa duçar olan bir millet.. !

    Özgür köleliğimiz ile mutkuyduk değilmi ? Efendilerimiz var ama yoklar gibi . Aslina bakarsaniz çok özgür gibi gözükenlerimiz en tutsak olanlar  ve işin kötüsü tutsaklık bünyemiz de bağışıklık kazanmış durumda . Bu tutsaklık ve kölelik öyle ki

  Tüketim sisteminde yaşadığımız şu çağda köleler kendilerini efendilerine özgürce satıyorlar. Üstelik öyle havada karada değil ,bin türlü iltimas, rüşvet ve kefille.  Ben daha köle olma durumuna gelmedim demeyin . Tutun kendinizi bir köşede ve sorgulayın bakalım daha neler neler çıkacak ruhumuzun derinliklerin de.

 Bir dönem bilirmisiniz bilmiyorum ama sakson köleleri vardı.  Boyunların da tasmaları ve tasmaların üzerin de ise efendilerinin isimleri yazardı.  Nerde durup nereye gideceğine efendileri karar verirdi. Şimdi kısaca bir analiz yapacak olursak.

Ne giyecegine , nerde duracağına , ne yemek yiyip nerde dinleneceğine karar veren bir efendi. . Al bunları bunları dinleyip,  bunu giymelisin diyen bir düzen. Sonra da kalkar insanlara özgürlük   felsefesi geçer.  Bunun adı özgürlük değil. . Bunun adı köleleştirme tek düze insan oluşturma çabası, bizler içi ve gönlü zengin  farklı örflere , düşüncelere sahip insanlarken bizi aynılaştırmak isteyenler var.  Ve bunu ellerinden geldiğince sizi özgür hissettirerek yapıyorlar. Ellerindeki sepetten bir elma seçmek zorundasındır, başka ağaçlara bakma fikrini sana hissettirmezler bile.  Sende istediğin elmayı seçtiğini düşünür ve özgürüm naraları atarsın ortalıkta.  Ah bir oyundan haberin olsa kardeşim. . Bir dışarı çıkarsın düzen senin yerine bir  genelleme yapmıştır zaten fix çoğu insan aynıdır.  Ellerindeki telefonlardan tutun,kurduğu cümleler,  dinledikleri müzik, ayakkabılardan başlayıp gidilen mekânlara kadar. Herşey önceden planlanıp ayarlanır ve sana 10 tane seçenek gösterilir 11.sine dönüp bakamazssın , bakmazssın. Çünkü o 10 seçeneği özgürlük sanır da ben seçiyorum sanırsın . Kulvar da büyük , oyunda büyük . Onların istediği gibi düşünmemiz yaşamamiz için  ellerinden geleni yaptılar ve yapacaklar ..

 Ama unutmayın eğer değerlerimize ve doğrularımıza sahip çıkarsak ,  modernizm  ve medeniyet denen illete dayananilirsek özgürlük ve adalet ilelebet bizimle kalacaktır kardeşlerim.
      Özgür bir yaşam ve özgür bir nesil için erbabımızı geçmişimizi ve atalarımızı unutmayalım.   Nerden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi unutmayalım . En önemlisi kendimizi unutmayalım...

                                                                                                             Selam ve dua ile

                                                                                                        Şüheda Nur Fidanol