16 Mart 2015 Pazartesi

Görmek İçin Göze İhtiyacın Varmı ?

I




"Şuşudan Fısıltılar ;
Hayatta hiç bir şeyin engel olmayacağına inanan insan engelsizdir . Ne mutlu görmeden ,duymadan hissederek bilene "
Bana bu satırları yazdıran  koskoca bir karanlıktı.........
 Bunca aydan sonra elime kağıt kalemi aldıran duygu. Tarifini hayatım boyunca belki hiç bir zaman yapamayacağım. Hem mükemmel olup hem iç acıtan bir duygu.  Bambaşka,  hani derler ya anlatılmaz yaşanır diye , işte ben onu yaşadım. 
 Hayatta durup düşünürüz , elimiz olmasa,göremesek ,duyamasak ne olur diye. İşte ben bugün görmedim ,göremedim .. Hani size de oluyordur muhakkak yolda göremeyen birini gördüğümüz de elimizden geldiğince yardım eder. Sonra da Rabbim'iz yardımcısı olsun diye dua ederiz . İçimiz de ki merhamet duygusudur bu. Ama ne yaşadıklarını aslında hiç hayal dahi edemeyiz derken bir duyarlılık empati adı herneyse bir proje yapılmış . Bir istanbul yapmışlar sizin için Gayrettepe metro istasyonun içine. İsmi " Karanlıkta Dialog "  bu diolog 1,5 saat sürmekte kapkaranlık 1,5saat düşün ve istanbul'u turluyorsun. Bir grup olarak giriyorsun ve birde rehperin var. İşin en can alıcı noktası ise rehperin gerçekten de görmeyen biri olması ..
Çubuğunu eline alıp başlıyorsun ..İşte çıktın yola ve kapkaranlık bir dünyaya girdin. Rehperiniz sizi öyle güzel yönlendiriyor ki kesinlikle görmeme gibi bi durum olamaz diyorsunuz . Ama araştırdığımda gerçekten görmediğini öğrendiğimde ne kadar şaşırdığıma anlatamam sizlere.1,5 saat nasıl geçeçek görmeden derken içerde o kadar çabuk geçtiki ,dakikalar geçti sanarken saatler geçmiş. 
Doğrusu karanlıktan korkan biri olarak ilk dakikalarım tedirgin ve korkulu geçti fakat  sonra dan  onları gibi hissettiğim de herşey daha rahat oldu. Onların karşılaştığı zorlukları daha iyi anlamaya başladım . Yolda ki tümseği, kaldırımı ,basamakları öğrendim ve dikkat etmeye başladım . ( duvara çarptıklarımı , yada kaybolup vapurun girişini bulamayışımı, , çay içerken bardağı bulamayışımı ,insanlara çarpışlarımı saymazssak ) 
 O kadar garip farklı bir duygu ki onlarca ,yüzlerce kez vapura binmeme rağmen ,hayatım da hiç bir zaman unutmayacağım ,unutamayacağım bir vapur gezisi idi. Genelde vapura bindiğimizde  dışarda oturup denize bakar ve manzayı seyrederiz. Yanımız da oturan kişilere bakarız. Şu şöyle bu böyle deyip yorum yaptıklarımız da olur. Bu sefer de dışar da oturduk. Gene dalga sesleri vardı ,gene martılar uçuyordu ve gene yanım da biri oturuyordu. Herşey aynıydı fakat ben farklıydım . Hissediyor ama göremiyordum. Ne denizin mavisini ne denizdeki dalgalarını görebiliyordum , ama hissediyordum. Yanımdaki kişinin sesinden bi bayan mı erkek mi  ancak bi kaç dakika sonra anlayabildim.  Hava serindi o yüzden vapur sallandığına göre dalgalar yüksek ve şiddetli olmalı dedim içimden. Sonra durup evet onlar ancak bu şekilde hissedebilirler. Garipti .Her bir adımım da hissetiklerim de çok kıymetliydi. Denizin dalgarı ile oturduğum yerde sıkıca elimde ki çubuğa  tutundum.  Yapacak bir şeyimin olmadığını hissetiğim an daha çok karardı. Birden motorun sesinin durduğunu hissettim ve vapur turu bitti kalkmam gerekli deyip kalkıp ilerlemeye başladım. Alıştığımı düşünüyordum artık, artık sesleri tanıyıp ona göre hareket etmeye , alışmış hissederek kendımden emin adımlarla ilerlerken bi duvara tosladım. Hiç bir şey yoktu ve nerde olduğumu bilmiyordum. İşte o anda belirsizliğin ne kadar ürpertici olduğunu hissettim . Rehperimize seslenir seslenmez geldi beni bulup komutlarla vapurun çıkışına getirdi. Meğersem yanlış yöne gitmişim 😊
 Karşımdaki insanın sesi ile tanışmayı öğrendim. Hani derler ya dış görünüş önemli değil diye. İnsanın içini tanımayı öğrendim. Sesinden , kurduğu cümleler  benim için önemliydi. Göremediğin bi güzellikmiş aslında , insanın kalbine bakmayı öğrendim , anladım. Yüzüne baktığım insanlardan sonra , bakıp görmeden sevdiğim insanlar tanıdım. 
 Size yaşadıklarımı ne kadar yazssam da anlatamayacağım biliyorum . Ama az da olsa bir kaç cümle ile duygularımı aks etmek istedim. Zira hissettiklerimi tam mânâsı ile izah edeceğim hiç bir kelime yok. Bende en çok hissettiğim ise , onları ve dünyasını sevmek oldu. Rehperimizi hiç görmedim ,oda beni hiç görmedi ve göremeyecek . Fakat bana bir insanı sesi ile sevmeyi , sesi ile tanışmayı öğretti. Hayatımda öğrendiğim en anlamlı duygulardan biri idi. Görmeden , hissederek bir insanı görebileceğini öğretti bana. Ben seans bitip ,odadan çıktıktan sonra tekrardan ışığı hissedip görmeye başladım. Rehperimizin ismi Yunus Emre idi ve o odadan cıktıktan sonra hiç bir değişiklik olmayacak . Çünkü o oda bizim  için bambaşka bir dünya ve onlar için ise kendi dünyasının bir parçası. 
 Sizden oraya gidip bu duygunun ne demek olduğunu ,nasıl bir duygu olduğunu  hissetmenizi istiyorum.
Bu gece bambaşka biri olarak uyayacağım. Her gözümü kapattığımda  ve her etrafıma baktığım da aklımda ve kalbimde olacaksınız. 
 Görmek için bir göze ihtiyacım olmadığını bu gün daha iyi anladım. Hem çok zor hemde çok duygulu bir  gündü. İnsan hayatın  zorluklarını  , daha zorunu görünce anlıyormuş, bunu bir kere daha anladım. 
 Sizin de mutlaka bir kaç saatinizin ayarlayıp bu  duyarlılığı gösterip, onları anlamanız adına bunu kendinize borçlu olduğumuzu düşünüyorum .
Yukarda yazdığım metin ve fotoğraftaki yazı ise karanlık bir odada o an hissettiklerimizi yazmamız istendiğinde yazdığım yazı :) 
Herkese çok teşekkür ederim. 
Sizin olan herşeyin kıymetini bilmeniz  duası ile .
 Duyarlı kalın
Karanlıkta Diolog
Yer:Gayrettepe Metro İstasyonu 
Seanslıdır. 


2 yorum:

  1. Bu metin bana toplum olarak ne kadar duyarsız oldugumuzu bir kere daha hatirlatti. Bende bunlari elektriklrn gittigi bir anda apartmandayken duvara tosladigimda idrak ettim. Benim karanligim kisacik bir an icindi. Ama bu hayati yasayan insanlarin gorememesi malesef anlik degildi:(( Allah onlarin yar ve yardmcisi olsn insallah. Elinize saglik:))

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim .. Daha çok okuyup düşünmemiz gerekli ..

    YanıtlaSil